Nürnberg Türk Toplumunda dünden bugüne müzik tarihi | Yusuf Çolak

Daha iyi ekonomik koşullar içinde yaşama umudu ile Türkiye`nin farklı yörelerinden başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın bir çok ülkesine çalışmaya gelen yurdum insanı kültürel değerlerini bir tahta valizle beraber dilinde türkü, benliğinde binlerce ezgi, elinde sazı ile Batı’nın derinliklerine taşımıştır.

Yüreğinde yaşadığı hasretlik, özlem ve gariplik duygusunu dindirmek için kendisine en iyi terapi olacak üç telli Saz”ı gurbette kendine yaren eylemiştir.

Bunun sosyolojik ve kültürel gerekçesi, sazın Anadolu halkları arasındaki kutsiyetidir. Saz, tarihte Anadolu halklarının vaz geçemediği kutsal bir ata emanetidir.

Asya steplerinden, Mezopotamya’dan, Horasan’dan, Hazar kıyılarından bin yıl önce Anadolu’ya gelirken Konar Göçer Yörükler, Oğuzlar, Abdal ve Oğuz Türkmen Boyları, Kürt Aşiretleri, Horasan Erenleri, Ozanlar ve Aşıklar sazlarını her zaman heybelerinde taşımışlardır.

Bu halklar sazı bir bebe gibi kucağından indirmezler, saz ile dertleşir, saz ile kendilerini ifade ederler. Sevdasını, dileğini, yakarışını saz ile sunarlar. Çünkü saz hayatın her alanında vardır. Saz ile bebesini uyutur, saz ile sevdiğini Hakk’a uğurlar, Saz ile ninni söyler, dans eder, semah eyler, ağıtlar yakar. Anadolu halkları muhabbetlerinde gönülleri saz ile birler. Onların nazarında saz bir kimliktir. Bu denli sadık oldukları sazı, muhakkak gittiği her yere taşırlar.

1960 yıllarında Türkler’in Almanya’ya geliş süreci durumu hiç değiştirmedi. Saz, yine Avrupa yollarında yeni bir yaşam alanı için yarenine eşlik etti.

Anadolu’nun farklı yörelerinden gelen insanların oluşturduğu karma kültürel durum, Almanya’da mozaik bir yapıya bürünmüştü. Bu mozaik yapı içerisinde kırsal kesimden gelen yurdum insanı daha çok Âşıkları, Ozanları ve geleneksel türküleri dinleyerek, bu ezgileri sazıyla çalıp yalnızlığını giderirken, kentlerden gelen yurdum insanı, yaşadığı ülkeye adapte olup popüler müzik veya ülkesinin Türkçe sözlü müziklerini, Geleneksel Türk Sanat Müziği, Türk Pop, Aranjman, Türk Rock, Arabesk ve Taverna Müziği dinleyerek zaman geçirmeye çalışmıştı.

Anadolu şehirlerinden ve köylerinden gelen kesim daha çok inançsal Tekke Müziğini ve yanı sıra sosyal içerikli Halk Türkülerini beraber getirdiler. 1960 sonrası emek – sermaye çatışması, hak ve özgürlük mücadelesi, işçi hareketlerinin sendikal örgütlülük adı altında devrimci eylemleri müzik kültürünü de ister istemez değiştirmiş oldu. Yurdum insanı Direniş Türküleri adı altında farklı bir sentezle Özgün veya Protest Müzik dinlemeye başlamıştı. Milli ve dini duyguları yoğun yaşayanlarda ise durum bundan biraz farklı olarak daha çok Geleneksel Halk Türküleri, İlâhi, Arabesk, Arajman ve Hafif Müzik dinlerlerdi.

Halkımızın birbirinde çok farklı müzikal hazları olsa bile tek düşünceleri maddi güç sağlayıp belli bir sermaye ile yurda dönmekti. Bu nedenle yaşadıkları ülkenin kültürel değerlerini tanıma, öğrenme bilincinde olamadılar. En büyük endişeleri çocuklarının zaman içerisinde kültürel kimliklerini, dil, inanç ve yaşam tarzı bazında kaybetmeleriydi. Kültürel değerlerini muhafaza etme kaygısı ile yurd dışında yaşam mücadelesi verirken, yılda bir ziyarete gidebildikleri memleketlerinde, Gurbetçi, Alamancı kimliği ile hitab edilmeleri onları daha da yaralıyordu.

Alamancı, yurt dışında çalışan, giyimi-kuşamı yeme-içme kültürünü değiştirmiş, ekonomik güce kavuşmuş insanların kendi toplumuna karşı ekonomik-sınıfsal üstünlüğünü gösterme gayreti içinde olma hali, veya Almanya yaşam standartlarına alışmış, eski hayatını hor gördüğü sanılan yurdum insanına deniyordu. Aslında tek fark, yaşadıkları ülkenin standart yaşamının bizim ülkeye göre üst seviyede oluşu idi.

Valizler dolusu hediyeler sunan, sürekli maddi yardımda bulunan, fedakâr, paylaşımcı, mütevazi insanların Alamancı olarak hitap edilmeleri kesinlikle doğru bir davranış değildi. İnsan uzun yıllar yaşadığı ortamın karakter özelliklerini taşır. İster istemez bundan dolayı bir farklılık olacaktır ve bu asla başkalaşma anlamını taşımamalıdır.

1960’lı yıllarda Almanya’ya gelen ilk jenerasyon, iş-ev arası para tasarrufu ile birikim yaparken çocuklarının eğitimini ve geleceğe hazırlama sorumluluklarını oldukça unutmuşlardı. Çocukların büyüyüp bir firmaya girmelerini para kazanmalarını daha çok önemsiyorlardı. Aileler arası yardımlaşma ve paylaşım ilişkileri yerini rekabete ve hırsa çevirmişti.

İkinci jenerasyon ise dil ve uyum korkusunu biraz yenmiş Alman dostlarıyla uyum sağlamıştı. Buna rağmen yine de, kültürel genetik kodlarından mı olsa gerek, Türkçe müzik dinlemekten asla vaz geçmediler, hatta muhakakak bir saz öğrenmeyi, evde bir saz bulundurmayı istediler. Eğitime çok önem veriyorlardı. Çocuklarını kreş eğitiminden, en kaliteli okullara yollamak için gayret gösteriyorlardı. Daha bilinçli bir jenerasyondu.

Sanırım en şanslı üçüncü jenerasyon olsa gerek. Anne veya baba muhakkak Almanca biliyor, Alman kültürünü ve mentalitesini tanıyor, yaşadığı ülkenin hukuksal sistemini biliyordu. Bu jenerasyonun anne veya babaları Türkiye’den gelmişse oranın da kültürünü öğreniyorlardı. Çocuklar iki dilde yetişiyorlardı.

Çocuklarının sanata eğilimi ve yeteneği varsa, onları daha bilinçli yönlendiriyorlardı. Sinema, tiyatro, müzik, resim ve diğer sanat dalları ancak bilimsel yöntemlerle öğrenilmeliydi. Bu bağlamda eğitim veren sanat kurumları, okullar, atölyeler vardı. Ve çocuklarını bu kurumlara yönlendirerek daha bilinçli, bilgili bir jenerasyonun yetişmesini sağladılar.

Türkiye’den okumaya veya çalışmaya gelen lise ve üniversite mezunu gençlerin, öğretmenlerin ve kalifiye meslek sahibi insanlarımızın durumu Almanya’da biraz daha farklıydı. Daha bilinçli bir potansiyeldiler. İlk olarak dil öğrenmeye, bu ülkeye adapte olmaya çalıştılar, kısa süre içerisinde farklı konumlara gelmeye başladılar, özellikle tercümanlık, danışmanlık, toplum temsilciği gibi görevlerde yer aldılar. Bu entelektüel kesimdekiler daha çok ülkelerinin kültürel değerlerini yaşatma ve tanıtma kurumları oluşturmaya çalıştırlar. Kendi aralarında dernekleşerek, Halk Dansları, Tiyatro, Türk Halk ve Sanat Müziği koroları, ve müzik kursları düzenlediler. Konserler organize edip ülke kültürünü tanıtma ve yaşatma çalışmaları yaptılar. Almanya’da ve Türkiye’de bulunan belediyeler bazı şehirleri Türkiye’deki şehirlerle ‘’Kardeş Şehir Projesi’’ adı altında birleştirerek kültürel alış verişi ve her iki ülkenin tanıtımını sağladılar. Dernekler, vakıflar, inanç merkezleri , spor kulüpleri kurarak kültürel değerlerin yaşamasını, yaygınlaşmasını sağladılar.

Almanya Nürnberg şehrinde yaşayan Türk toplumunun müzikal gelişimi ve değişimi nasıl olmuştur?

Almanya genelinde yaşanılan kültürel değişim Nürnberg’te de farklı olmamıştır.

Her kesim kendi müzikal değerlerini yaşamaya, yaşatmaya çalışmıştır. Alevi kesimi Bağlama Kurslarını kurdukları dernek ve sonraki süreçte cemevinde, inanç merkezlerinde kesintisiz yürütmüş, yüzlerce insan burada saz çalmayı öğrenmiştir. Ayrıca Alevi Kültür Merkezi Türk Halk Müziği Korosu oluşturup ozanlarımızın deyişleri, semaları, ve inançsal müziklerini tanıtıp yaygınlaştırma gayretini ve başarısını göstererek kültürlerini korumuşlardır.

Diyanet kurumuna bağlı camiler ise Ney, Bağlama ve Ud dersi, İlâhi grup çalışmaları gibi faaliyetleri ile kültürel tanıtım ve yayılıma katkıda bulunmuşlardır.

Bu bölgedeki müzikle ilgili diğer öne çıkan başlıkları kronolojik olarak genel bir şekilde şöyle sıralayabiliriz:

1971 – 2006 NÜRNBERG TÜRK KOROSU

Nürnberg’te ilk profesyonel müzik çalışması 1971 yılında Alpay Şakar tarafından Rothenburger Str.106 numaradaki Kültür Evi KU-RO’da kurulan Nürnberg Türk Müziği Korosu ile başlamıştır. Daha sonraları Metin Demirel ve Naci Tuna tarafından da çalıştırılan ve yönetilen bu koro Klasik Türk Müziği’nin kuramsal eğitimini, icrasını ve tüm organizasyonlarını tam bir profesyonellikle yürütmüştür. Ayrıca Türk Müziği koro konserleri düzenleyerek, festivallere katılarak Türk Müziği’ni Alman toplumuna tanıtıp ve Türk insanına öğretip yaygınlaştırarak çok önemli kültürel hizmette bulunmuştur. Özellikle 1991 de Bamberg’te Üniversite’de, 1992’de Frankfurt’ta, 1993’te Forcheim’da ve  1996’da Weissenburg’ta verilen konserler çok ilgi görmüş Alman medyasında genişçe yer almıştır. Koro, kurucusu Alpay Şakar’ın 2005 yılında vefatından sonra arkadaşları tarafından bir süre daha ayakta tutulmaya çalışılmış, ancak fazla sürdürülememiş ve 2006 yılında dağılmıştır.

Uzun bir süre bu koroyu yöneten multi-enstrümantalist Metin Demirel koro konserlerinin yanısıra meslektaşı ve yakın arkadaşı kanun icracısı Alpay Şakar ile birlikte olduğu gibi kendi projesi olan Türkiye’den Nağmeler (Klänge aus der Türkei) adlı programı ile de sadece Nürnberg ve çevresinde değil Almanya geneli ile Hollanda ve İsviçre’de verdiği konserlerle hem Türk Müziği’ni hem de bu müziğin çalgılarının büyük bir kısmını tanıtmak için çaba göstermiştir. Birçok şair ve yazara eşlik eden üstadın Almanca ve Türkçe olarak yazılmış bir çocuk şarkıları kitabı ile Karadeniz Kemençesi Metodu bulunmaktadır. Ayrıca tarihi bir Anadolu çalgısı olan Çeng’i pedagojik amaçla geliştirerek bugünkü müziğin bütün gereksinimlerini yerine getirecek kapasiteye ulaştırmıştır – https://youtu.be/5SOGm38_iqs

1974 DERDİYOKLAR

Nürnberg‘te ikamet eden Ali Ekber Aydoğan ( bağlama-solist) Darmstadt’tan köylüsü İhsan Güvercin (baterist-solist) ile birlikte 1974 yılında Derdiyoklar müzik grubunu kurdular. Arguvan türkülerini ve bestelerini bağlama, bateri ve gitar eşliğinde farklı bir anlayışla sundular. 1979´da Derdiyoklar olarak ilk kasetlerini Türküola firmasında çıkardılar. Modern Folk – Disko Folk türündeki eserleri kısa bir zaman içerisinde büyük ses getirdi. Gerek müzik anlayışları, gerek özel müzik aletleri, gerek farklı tasarıda yöresel sahne kıyafetleri, gerek kendilerine ait sahne şovları ile tüm izleyenler tarafından beğeniler kazandılar. Çesitli müzik festivallerinde ödüller aldılar. Yıllar geçtikçe onları örnek alan gençler yüzlerce büyüklü, küçüklü müzik grupları oluşturdular. Türkiye ve Avrupa arasında köprü oluşturup  Anadolu düğün kültürünü sazı ve sözüyle Avrupa´ya taşıyarak geleneklerine büyük bir boyut kazandırdılar. 1986 yılında İhsan Güvercin ile yolları ayrıldıktan sonra bir çok farklı müzisyen ile çalışmalarını sürdüren Derdiyoklar Ali toplam 15 kaset çıkarmış, eserlerinin tümünü 2006 yılında kendisinin en çok tanınan eseri olan  “Türkülerle Gömün Beni” adlı bir kitapta toplamıştır . 2021 yılında hayata veda eden Derdiyoklar Ali, Nürnberg‘ li dostları tarafından doğduğu memleketi Malatya – Fethiyeye uğurlandı.

1976 GRUP IMECE

Grup Imece, Türk ritmleri ile Anadolu caz-funk sentezli gitar, saksafon ve piyano soloları ile destekli yeni bir anlayışta 1976 yılında Mustafa Kuş tarafından Nürnberg’te kuruldu ve ülke çapında konserler verdi. Grubun kadrosunu Musta Kuş, Fevzi Vatansever, Doğan Yakın ve Kemal Çivicioğlu oluşturdu. 1976-1985 arası 3 LP yayınlandı.Grup Almanya’da yılın en iyi grubu seçilerek, en iyi arajman ve uygulama ödülünü aldı. TRT kurumunda yetmiş civarında beste ve düzenlemeleri vardır. Grup söz müzik Mustafa Kuş’a ait eserleri seslendiriyor.

1980 GRUP E-5

E-5 müzik grubu 1980 yılında Nürnberg’de Necati Kaya, Ömer Baydemir ve şu an ki üç üye (Bilgün, Ergün ve Ferhat) tarafından kuruldu. Grup Üyeleri : Bilgün :Bas Guitar (perdeli, perdesiz), Ergün: Keyboard – Effect ve  programlama. Grup müzik kalitesini ön planda tutarak, daha çok unutulmazlar (evergreen) denilen parçalara ve müzik türlerine yönelmiş olup uluslararası deyimle “Cover Band” tarzını benimsemiştir. Konser repertuvarlarında Türkçe ve İngilizce şarkıların yanı sıra İspanyolca, Almanca ve İtalyanca eserlere de yer verilmektedir. Grup, soft ve hard rock, Anadolu rock, slow, rumba, ballad müzik akımlarının yanında, Akdeniz melodilerinin ağırlıklı olduğu eserleride seslendirmektedir. Ayrıca her ne kadar perdesiz ve koma sesleri verebilen otantik enstrümanlar kullanılmasa da Anadolu’nun en sevilen türkülerini batı sazlarıyla icra etmektedir. Bunların yanı sıra repertuarda dügün ve eğlencelere uygun, oyun havası tarzında veya etkinliğe göre tango, vals ve fox trott tarzı parçalar da yer almaktadır.

1981-2022 SEMA SAZEVİ

Nürnberg’te ilk saz satış ve saz tamir atölyesi 1981 yılında Sabri Yaman tarafından Imhofstrasse’de açılmıştır. Sema Sazevi’nde sadece çalgı satışı değil, ayrıca bir çok çalgının bakım ve tamiri de yapılmış ve saz dersleri verilmiştir.Bağlama’nın elektronik sistemle buluşup büyük kitlelere duyurulmasında Shadow Elektro Gitar firmasının Saz’a uyarlayıp ürettiği eşik Altı Manyetik sistemin Türkiye’ye pazarlanmasını sağlamıştır. Ayrıca Pyramid Saz Teli ve Mekanik Saz Burgularının Almanya’da üretimini sağlamıştır.

1997 – 1998 NÜRNBERG TÜRK HALK MÜZİĞİ SES YARIŞMASI

Nürnberg Belediyesi Kültür Dairesi görevlilerinden Musa Karaalioğlu ve Erman Erol’un organize etiiği Türk Halk Müziği Ses Yarışması 1997 ve 1998 yıllarında Cine Cıta’da yapıldı. Yarışma jüri üyeleri: Metin Demirel, Yusuf Çolak, Mustaf Kuş, Naci Tuna, Sebahattin Yamen, Sabri Yaman ve Kemal Dinç görev aldı. Finale kalan 5 yarışmacı İlker Şahin, Mustafa Sırmalı, Ebru Payam, Gülcan Devrim ve Himmet Gül ikişer türküden oluşan bir CD Metin Demirel yönetiminde Yusuf Çolak ile birlikte hazırlandı.

1999 YUSUF ÇOLAK MÜZİK  ENSTİTÜSÜ

1999 yılında Yusuf Çolak tarafından Johannisstr.118 de ilk Türk Müziği Okulu kuruldu. Halk müziği dersleri Yusuf Çolak, sanat müziği dersleri Metin Demirel tarafından nota, solfej, repertuvar ve enstrüman içerikli olarak verildi. İlk çoksesli koro çalışmalarına başlandı, Maistersingerhalle’de ve Tafelhale’de verilen koro konserleri çok büyük ilgi gördü. İlk kez bağlama resitalleri Yusuf Çolak tarafından Villa Leon’da verildi. Her yıl düzenli olarak verilen öğrenci dinletileri ile binden fazla öğrenci sahne ile tanıştı. Yine bu kurumda Bağlama hocaları yetişti. Almanlara yönelik Türk müziği tanıtım etkinlikleri yapıldı. 2006 yılında Bavyera Sanat Bakanlığı tarafından Enstitü olarak tanındı. Bugüne kadar beş binden fazla insanın ders aldığı kurum halen çalışmalarına aynı adreste devam etmektedir.

2000 TEMA MARŞI

Nürnberg’te yaşayan bir çok müzisyeni birleştiren imece usulü ortak bir çalışmanın ürünüdür Tema Marşı.’’Türkiye Çöl Olmasın’’ söylemi ile kurulan Tema Vakfı çalışmalarına, müzikal katkı olma adına, T.C Nürnberg Başkonsolosluğu İaderi Ateşesi Bilal Çamlık’ın söz ve müziğini hazırladığı eser, 26 sanatçı tarafından seslendirildi. MÜ-SA ses kayıt stüdyosunda Gökhan ve Serkan Söğüt tarafından kaydedilen bu çalışmada; Ömer Faruk, Arzum Kılıç, Efe Güngör, Hatip Can, Jacko, Ismail Öztürk, Derya Balta, Ali Sağ, Tahsin Özcan, Mehmet Ali Mönür, Derdiyoklar Ali, Recep Ayan, Gürhan Arviş, Aytunç Bilir, Yakup Can, Cüneyd Ehudtan, Ümit Kırat, Ahmet Kırca, Sezgin Öre, Sezai Özpelit sesleri ile katkı sunarken, Yusuf Çolak, Gökhan Söğüt, Sourik, Sebahattin Yamen, Turgay Hilmi Ümit Güler sazları ile eşlik ettiler.

2001 DEMIREL & ŞAKAR ENSTRÜMANTEL KLASİK MÜZİK CD ÇALIŞMASI

Metin Demirel ( Multi-Enstrümanist) ve Alpay Şakar  ( Kanun Sanatçısı), İki üstadın kendi olanakları ile Nürnberg’te hazırlamış oldukları Klasik Türk Müziği CD çalışması adeta bir arşiv niteliğindedir. Peşrev, Saz Semaisi, Oyun Havası, Longa, Sirto ve Taksim eserlerinden oluşan CD çalışması, Ud,Tanbur, Ney icrası ile Metin Demirel’in, Kanun, icrası ile Alpay Şakar’ın imzasını taşımaktadır.

2002 QUANTEN SPRUNG

Türk-Alman rock grubu 2002 yılıda Nürnberg de Erdal Çeç (gitar/vokal), Ceylan Aytugan (bas gitar) Ralf Gebhardt (Keyboards) ve Volker Otto (Davul) tarafından kurulmuştur. Erdal ve Ceylan daha önce Electric Derwish Band adlı Türk-Rock grubunda beraber çalışmışlardır. Ralf ve Volker de daha önce beraber bir müzik grubunda çalışmışlıkları vardır. Türk ve Alman şarkılarının yanı sıra müzikal kültürünü müziğe ve kendi bestelerine yansıtmışlardır.  Günümüzde QuantenSprung müzik aktivitelerini Almanya çapında devamlı sürdürmekte ve kendi yapıtlarının dışında, tanınmış Türkçe, İngilizce ve Almanca rock, soul, ve blues cover parçalari ile seyirci önüne çıkmaktadır. Şu anki grubun elemanlar: Erdal Çeç (Gitar/Vokal), Volker Otto (Davul), Yağmur Utku (Keyboards), Rudi Lehnert (Saksofon/Klarnet), Thomas Köstler (Bas Gitar).

2008 TEK-DER

2008 yılında Türk Eğitim ve Kültür Derneği (TEK-DER) Fürth’te kuruldu. Kurucular: Başkan: Serhat Öztürk, kurucu üyeler: Sebahattin Yamen, Murat Doğan, Sinan Aytan, Gülten Akbalık, Hatice Yıldız, Recep Okuyucu, Tayfun Gündoğdu. Müzik eğitiminin yanı sıra koro çalışmaları ve konserler düzenleyen dernek bu tür çalışmalarına hâlen devam etmektedir.

2017 GRUP GALATA

Cenk Aksu ve Tolgahan Baş  tarafindan kurulan grup, üç müzisyenden oluşmaktadır. Cenk Aksu Bas Gitar, Tolgahan Baş Gitar ve 1.vokal, Levent Atabey Bateri ve 2. Vokalist olarak müzik çalışmalarını sürdürmektedirler. Grubun en büzük özelliği farklı dillerde eserler seslendirmesidir. Repertuvarları Türkçe, Almanca, Ingilizce ve İtalyanca şarkılardan oluşmaktadır. Pop-Funk, Pop-Rock tarzında müzikler icra eden grup, genelde Multi-Kulturel etkinliklerde sahne almaktadır.

2016 NEŞVEGAH FASIL TOPLULUĞU

2016 yılında Klarnet sanatçısı Ömer Benli tarafından TSM korosu olarak kuruldu. Nürnberg Ditib Kültür Şöleni ve Objektif Kültür Merkez’inde verilen konserlerin ardından Koro, Neşvegah Fasıl Topluluğu olarak isim ve konsept değişikliği ile çalışmalarını sürdürdü. Neşvegah Fasıl Topluluğu nota, solfej, Türk Müziği Nazariyatı derslerinin yanısıra Hicaz, Hüzzam ve Acemkürdi makamlarından oluşan repertuvar çalşmaları ile toplam altı konser verdi.Bu nezih topluluk çalışmalarını her hafta disiplinli olarak Schweinau’da Şef Ömer Benli yönetimide kendi mekanlarında devam etmektedir.,

NÜRNBERG’TE YAŞAYAN AŞIK, OZAN VE BESTEKARLAR

Aşık Kevok, 1936 Malatya Arapkir’de  doğdu, 1972 yılında Nürnberg`e taşındı. Aşık Kevork şiirlerini Ermenice ve Türkçe olarak yazdı. Üç şiiri Metin Demirel tarafından bestelendi. Nürnberg’te Mandolin atolyesi ile kontak kurup kaliteli ağaçları Türkiye’de saz imalatına sunarak enstrümanda kalitenin artmasına katkıda bulundu. Nürnberg’te ilk saz atolyesinin açılmasına destek oldu.

Aşık Remzani, asıl adı Hacı Sadık Oytun’dur.1937 yılında Tokat ilinin Zile ilçesinde doğdu.1973 yılında Nürnberg’te yaşadı. Aşık Remzani Alevi-Bektaşi öğretisi çerçevesinde yüzlerce nefes ve şiir yazdı ve  bu eserleri Ali Kızan ve Namık Kemal Doğanay tarafından bir kitapta sunuldu.Altı yıl yaşadığı Almanya’da 1979 yılında trafik kazası sonucunda Hakka yürüdü.

Kul Mehmet, Mehmet Durak 1947 yılında Çorum Gökköy’de doğdu. 1970 yılında söz ve müziği kendisine ait üç eserlik plak çalışması yaptı. Zamanın ünlü Aşık ve Ozanları ile Ankara’da konserler verdi, 1974 yılında Nürnberg civarına göç etti. Üç yüzden fazla eseri bulunan Kul Mehmet’in, tüm eserlerinin toplandığı bir kitap hazırlığı sürmektedir.Alevi-Bektaşi öğretisi içerisinde eserler üreten ozanımız, Nürnberg Cemevi ve farklı yerlerde Cem Aşıklığı hizmetinde bulundu. Sağlık sorunlarından dolayı Agustos 2018’de Hakka yürüdü.

Metin Demirel, 1949 yılında Artvin, Ardanuç ilçesi Sakarya köyünde doğdu. 1967 yılından itibaren Erzurum, Çankırı ve Adapazarı illerinde öğretmenlik yaptı. 1978 yılı sonlarında görevli olarak Almanya’ya atandı. Daha sonra Nürnberg AWO- Türk Danış kuruluşunda Sosyal Danışman olarak görev aldı. 2004 yılında bu kuruluşun yöneticiliğini üstlendi ve 2014 yılında emekli oldu. Yarıdan fazlasını çalabildiği 30’un üzerinde çalgının bulunduğu bir kolleksiyonu da olan sanatçı.bugün ilk geldiği kasabada, Roth’ta yaşamakta, müzik ve çalgı dersleri vermekte ve bazı tarihi Anadolu çalgılarını geliştirmeye çalışmaktadır:

Bugüne kadar 50’ye yakın sözlü ve sözsüz beste denemesi yaptı. Sözsüz denemelerdeki amaç, Türk Müziğindeki Çalgı ile Tasvir eksikliğini gidermeye yöneliktir.

Sesli denemelerin bir kısmı için daha çok geleneksel tarzda şiirler yazan Ayhan Pars, Sedat Ergintuğ, Yaşar Özürküt, Yunus Emre, Nejat Tezcan, Kevork Gülezyan ve Enver Çelik gibi şair ve ozanların yanı sıra diğer bir kısmı için Geleneksel Türk Sanat Müziği söz geleneğinin tam aksine, çoğunlukla sosyal olayları irdeleyen Habib Bektaş, Ahmet Erhan, Refik Durbaş, Ümit Yaşar Oğuzcan ve Ümit Atayman gibi şair ve yazarların eserlerini kullandı.

Bu denemelerden üç tanesi 1971 yılında TRT repertuarına alındı. „Unut Diyorum“ adlı dördüncü denemenin Ümit Yaşar Oğuzcan’a ait olan şiiri için „…sözler uygun değildir… “ gerekçesiyle reddedilmesi üzerine  Repertuar Kurulu (!) ile ilişkisini kesti.

1990 yılında Karadeniz Kemençesi ve orkestra için Caz Piyanisti Chris Bayer ile birlikte yaptığı  “Karadeniz – Black Sea”’ adlı deneme 11 kişilik bir orkestra ile Alman radyo ve televizyonlarında yayımlandı.

Derdiyoklar Ali, asıl adı Ali Ekber Aydoğandır.1950 yılında Malatya Fethiye doğdu. 1974 yılında Almanya’ya taşındı. Nürnberg’te uzun yıllar yaşamış bir ozanımızdır.Yüzlerce şiiri ve besteleri bulunan ozanımızın eserleri bir çok ünlü sanatçı tarafından  seslendirildi.‘’Türkülerle Gömün Beni’adıyla bir şiir kitabı bulunmaktadır . 2021 yılında kalp krizi sonucu Nürnberg’te Hakka yürüdü..

Aşık Düşkünü, asıl adı Mehmet Işçimendir. 1958 yılında Maraşın Pazarcık ilçesinde doğdu. 1979 yılında Nürnberg’e taşındı.Kendi eserlerinden oluşan 7 plak 5kaseti bulunmaktadır. Toplumsal olayları irdeleyen 150 bestesi vardır. Eserleri bağlama eşliğinde üretmektedir. Şiirlerini genelde koşma formunda yazmaktadır.

Mustafa Kuş. 1960 doğumlu sanatçımız, 1974 yılında Nürnberg’e taşınmıştır. Türk Pop Müziği tarzında yorumcu ve bestecilik kimliği ile öne çıkmıştır. Eserlerini Gitar eşliği ile seslendiren sanatçının oldukça etkileyici bir ses tonu vardır.

Ozan Cengiz Güneş, 1964 yılında Erzincanın Avşen köyü doğdu.1991 yılında Nürnberg’e taşınan Ozan Güneş, eserlerini saz eşliği ile üretti. Otuz civarında bestesi bulunur genelde toplumsal ve sosyal konuları içeren eserler üretti. Müzikal muhabbet adına Nürnberg’te „Sazkaffe” mekanını kurmuştur.

Yusuf Çolak, 1970 yılında Amasya’da doğdu.1995 Ege Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı mezunudur. 1999 yılında beri Nürnberg’te müzik eğitimi ve sahne çalışmaları yapmaktadır. Toplumsal ve lirik şiirleri aşıklık geleneği formunda bestelemiştir. Elli civarında kendine ait serbet ve koşma formunda şiileri vardır. Dünya Sanat Platformu üyesi olan Çolak, bir çok şairin şiirlerini özgün veya türkü formunda bestelemiş, notalamış ve arşive kazandırmıştır. Bağlama için yazılmış enstrümantel eserleri vardır. Amasya yöresi başta olmak üzere bazı yörelerde derleme çalışması yapmıştır. 1997 yılında “Alevi-Bektaşi Nefesleri“ içerikli bir albüm çalışması yapmıştır. Bu çalışmalarının yanı sıra daha çok Bağlama icracılığı ile öne çıkan Yusuf Çolak, enstrümanda teknik icra, düzen çeşitleri ve yöresel tavırlar üzerine öncü çalışmalarda bulunmuştur.

Ve son olarak 1990’lı yılların ortalarında Hip-Hop tarzı ile isim yapmış Karakan Grubunu; Türk Müziği’nin değişik türlerine gönül vermiş, her fırsatta onun sunum ve tanıtımı için gayret göstermiş  Musa Altun, Beyaz Gölge, Halil Meşe, Sadık Kırıcı, Eylem Balaban, Ünsal Coşkun, Ozan Coşkun, Boran Çolak, Abdullah Görken, Cihan Türk, Mustafa Nuri, Efe Güngör, Hatip Can, Ertan Can, Ümit ve Murat Durmuş kardeşler, Samet Durmuş, gibi bir çok ismi ve 2012 yılından beri sürdürdüğü Türk  Müziği yayınları ile Bavyera’nın ilk Almanca-Türkçe radyosu Babaradyo’yu anmadan geçmek, bu konuda değerli hizmeti olan bu şahıs, grup ve kuruluşlara haksızlık olur. 

Kaynaklar, kişiler:

Nürnberg Kültür Dairesi

Nürnberg Ses Yarışması 1997-1998 CD.180 349.1

Tema marşı CD tanıtımı

Metin Demirel Arşiv ve özel görüşme, www.halem-md.com

Alpay Şakar Arşivi

www.derdiyoklarali.de

Sema Sazevi internet sayfası www.semasazevi.de

Aşık Remzani Yaşamı,Sanatı,Şiirleri ve Özdeyişleri (inceleme Derleme) S.13-14-15

Derdiyoklar Ali ‘’Türkülerle Gömün Beni’’ S.1-2-3

Kevork Gülezoğlu – özel görüşme

E-Mail olarak bilgi aldıklarım:

Mustafa Kuş

Erdal Cec

Cenk Aksu

Serhat Öztürk

Ömer Benli

Ozan Tektaş

Telefon ile Görüşmeler:

Ezeli Doğanay araştırmacı yazar,şair

Agop Yıldız,

Mustafa Nuri

Murak Durak

Aşık Kevok

Aşık Düşkünü

Cengiz Güneş

Celal Turhan